NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ كَثِيرٍ
أَخْبَرَنَا
سُفْيَانُ
حَدَّثَنَا
مُصْعَبُ بْنُ
مُحَمَّدِ
بْنِ
شُرَحْبِيلَ
حَدَّثَنِي
يَعْلَى بْنُ
أَبِي
يَحْيَى عَنْ
فَاطِمَةَ
بِنْتِ حُسَيْنٍ
عَنْ
حُسَيْنِ
بْنِ عَلِيٍّ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لِلسَّائِلِ
حَقٌّ وَإِنْ جَاءَ
عَلَى فَرَسٍ
Hüseyin b. Ali
(r.a.)'den; demiştir ki: Resulullah (s.a.v.):
"At üzerinde gelse
bile, dilenenin hakkı vardır." buyurdu.
Diğer tahric: Ahmed b.
Hanbel, I, 201
AÇIKLAMA:
Nefsini zillete düşürüp
isteyen hakkında hüsn-i zanda bulunarak görünürde zengin olup
at üzerinde gelse bile, o atın
ariyet olduğuna veya borçlu olup zekât alması caiz olduğuna ihtimal vermeli ve
onu boş olarak geri çevirmemelidir.
Bu hadis müslümanlar
hakkında hüsn-i zanda bulunmaya ,onlara yardım etmeye ve isteyene imkân
dahilinde bir şeyler verip onu boş çevirmemeye teşvik etmektedir. Menhel yazan
bu konuda şöyle demektedir:
"Bu hüküm,
İslâmiyetin ilk asırlarında yaşayan müslümanların durumuna göredir. Zira onlar
Resulullah (s.a.v.)'ın "Muhtaç olmadıkça insanlardan hiçbir şey isteme.
Zira veren el, alan elden üstündür," hadisiyle "ne zengin ne de
sıhhat ve gücü yerinde olana zekât helâl olmaz," hadis-i şerifiyle amel
edip şiddetli bir zaruret içinde olmadıkça istemezlerdi. Ama günümüz
dilencileri ise, dilenciliği meslek edinmişlerdir. Tek gayeleri mâl
toplamaktır. Binaenaleyh dilenmeleri haram olduğu gibi, halkın onlara vermesi
de haramdır."
Bu hadis hakkında mevdu
diyenler olmuşsa da, değişik tariklerden rivayet edilmesi onun mevdu olmadığına
delildir. Menli el yazarına göre bu hadis hasendir.
Mahir: İmam Malik mürsel
olarak bir benzerini rivayet etmiştir.